Eğitim Şart

iki çocuklu bir aile olarak ankara'dan kalkıp bir ege köyüne yerleşmeye karar verdiğimizde kafamızdaki en kocaman soru işareti "çocukların okulu ne olacak" cümlesinin sonundakiydi. her şeyin en doğalının en iyisi olduğuna inandığımıza göre çocukları köydeki okula yazdırmalıydık. biraz araştırıp çocukların önceki okul hayatını hesaba kattığımızda bunun uygun bir seçim olmadığına karar verdik ve okul arayışına başladık. en büyük şansımız, izmir'in eğitim üssü olarak seçilip markalaştırılan ilçesi güzelbahçeye yakın oturmamız oldu. "yakın" kelimesinin anahtar kelime olduğunun altını çizeyim. araştırmacı millet ingilizlere göre ev ve okul arasındaki mesafe arttıkça okul başarısı düşüyormuş. araştırmaya ihtiyacım olmadan da kendi hayatımızdan deneyimlerle bu sonuca rahatlıkla varabilirdim. ankara'dayken büyük oğlumun tek isteği haftada bir gün okula servisle değil arabayla gitmekti. özellikle yaz saati uygulamasının kalıcı olmasından sonra her sabah 6:45 te uyandırılıp karanlıkta yollara düşüyordu. kaygılı bir anne olmamama rağmen bu süreç ikimizi de epey yordu. arabayla götürdüğüm günlerde de trafiğe maruz kalmamak için yine erken çıkmak zorundaydık. yani okul ve ev arasındaki mesafe uzadıkça hem okul başarısı düşüyor, hem aile bireylerinin sinir katsayısı artıyor. hızlı yapılan kahvaltıları, yolda geçirilen uzun dakikaları, sınav zamanı yaşanan duble stresi de düşünürsek konuyla ilgili ızdırapları çeşitlendirebiliriz. eğitimle alakalı bir konuyu gıcık finlandiyalıları anmadan kapatamayacağım, mesafeler uzak olmadığı için çocuklar okula yürüyerek veya bisikletle gidiyorlar, esefle kınıyorum.